Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
29025
post-template-default,single,single-post,postid-29025,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

ÜLKELER VE GELENEKSEL EVLERİ

Geleneksel evler, geçmişten günümüze uzanan tarihi bir mirastır. Her biri kendi bölgesinin özgün özelliklerini yansıtır ve mimari açıdan ilginç detaylara sahiptir. İnşa edildikleri dönemin kültürel, coğrafi, toplumsal ve ekonomik koşullarını anlamamızı sağlayan geleneksel mimariler sadece birer yapı değil, aynı zamanda kültürel hafızanın da bir parçasıdır. Kendine özgü yapıları ve tasarımları ile ön plana çıkan geleneksel evleri yazımızda okuyabilirsiniz.

1#

Çince dörtgen anlamına gelen “siheyuan”, Çin’in başkenti Pekin’in geleneksel avlulu evleridir. Bir avlunun çevresindeki dört evden oluşan bu iki bin yıllık mimari gelenekteki yapılar simetrik tasarlanmıştır. Konut olarak kullanıldığı gibi saray, tapınak, manastır ve devlet dairesi olarak da kullanılmaktadır. Siheyuan tarz yapılardan bazıları geçmişte önemli yazar ve devlet adamları tarafından ev olarak kullanılmış, günümüzde ise bu evler müzeye dönüştürülmüştür.

2#

Rusya kırsallarında geleneksel metotlarla inşa edilen tahta ev izbalar eski dönemlerde metal olmadan halat, bıçak ve maça gibi aletler kullanılarak basitçe kesilmiş tahtaların birbirine bağlanmasıyla inşa edilmiştir. Ahşap ve toprak malzemelerden yapılan ve en fazla iki katlı olan izbaların çatısı ise kar yağışına dayanıklı olacak şekilde tasarlanmıştır. Güneş ışığından bolca faydalanmak için geniş bırakılan pencereler o bölgenin kültürel detaylarına ait şekil ve desenlerle süslenmektedir.

3#

İtalya’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki küçük kasabası Alberobello’da mantara benzeyen konik şapkalı, bitişik nizam, beyaz taş evlerin tarihi 14. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Trullilerin duvar ve çatıları yine bu bölgeden çıkan küçük kireç taşlarının harç konmadan üst üste yerleştirilmesi ile inşa edilmiştir. Kolayca eriyebilen, çatlak ve kırıkların olduğu karstik yapıdaki bu kireç taşlarından yapılan evlerin yağışlı havalarda karşılaştığı sorunlar ise her evin su ihtiyacını karşılayan sarnıçlar ile çözülmüştür. Sarnıcı kazarken çıkan kayalarla dış duvarların örüldüğü evlerin bir diğer özelliği ise kışın sıcak, yazın serin olmasıdır.

4#

Endonezya’nın güneyindeki Sumba Adası’na özgü geleneksel evlerde yerel ve doğal malzemeler kullanılmıştır. Adanın iklimi sıcak ve kurak olduğu için bambu ve ahşap malzemelerle yapılan evlerin duvarlarında bambu ve Hindistan cevizi yaprağından örülmüş paneller bulunmaktadır. Çatısı Hindistan cevizi yaprağı ile fidanlardan yapılmış çıtaların birbirine bağlanmasıyla inşa edilmiştir. Kare olan sumban evlerinin büyüklüğü ise ihtiyaca göre değişiklik göstermektedir. Evin çatısını destekleyen dört ana direk ise aile birliğine vurgu yapmaktadır.

5#

16. yüzyıldan kalma Osmanlı sarayları, camileri ve evleriyle ünlü Cezayir’deki Kasbah’ın geleneksel mimarisi olan iki veya üç katlı Kasbah evleri; su ve samanın karışımı ile hazırlanan kerpiçten inşa edilmiştir. Yerel halkın vaktinin büyük çoğunluğunu geçirdiği avlular yapının en önemli unsurudur. Bu evlerde pencereler minik açıklıklardan oluşmuş ve avluya bakacak şekilde tasarlanmıştır. Odaların dar ve uzun olduğu Kasbah evlerinin köşeli kuleleri kil tuğlalar ile süslenmiştir.

6#

Asya bozkırlarındaki göçebe Moğol halkının kullandığı ger, ahşap bir çerçeve üzerine yün keçeden yapılan büyük ve daire şeklindeki çadırlardır. Moğol dilinde yurt anlamına gelen ger, sert iklim koşullarına dayanıklı olup kolayca taşınabilmektedir. Gerlerin dış katmanı geleneksel metotlarda üretilmekte ve dövülmüş koyun yününden meydana getirilen keçe katmanlardan oluşmaktadır. Keçe daha sonra koyun sütü veya yağı eklenerek su geçirmez hâle getirilmektedir. Işığın içeri girmesi ve gerin içindeki ocaktan duman çıkması için çatının tam ortası açık bırakılmaktadır. Ayrıca yassı tepesi, peynir ve diğer gıdaları rüzgârda ya da güneşte kurutmak, aynı zamanda mayalamak için kullanılmaktadır.

7#

1994’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Karabük’teki Safranbolu Türk evleri, 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı kent mimarisinin günümüze kadar korunan en güzel örneklerindendir. Kendine has mimarisiyle dikkat çeken evler iki veya üç kattan oluşmaktadır. Yapımında ahşap, taş, kerpiç ve alaturka kiremitler kullanılan bu evlerin her birinin konumu güneş ışığını engellemeyecek şekilde tasarlanmıştır. İşlevselliğiyle ön plana çıkan bu evlerde odunların zamanı geldiğinde yakılabilmesi için depolandıkları alanlar mimariye eklenmiştir. Dar ama sayıca fazla olan pencerelerdeki ahşap korkuluklar ise evin içinin dışarıdan görünmesini engellerken; içeriye güneş alacak şekilde ve dışarısı görülecek şekilde tasarlanmıştır. Zemin kat ise erzak depolamak ve ev halkının beslediği hayvanların kullanımına ayrılmıştır.

 1,484 okunma

Derya Ülkar